Translate / Tercüme et

Thursday, 4 March 2010

Öcüden Korkma Sendikalı Ol

Can Ertan
e-posta adresi : canertan_@hotmail.com
Toplam Yazı Adedi : 6
Öcüden Korkma Sendikalı Ol
Anımsayan anımsar bir Halit Narin vardı…
Afilimi afili fiyakalı mı fiyakalıydı.
Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu başkanı.
Halit Narin, ABD’nin ‘’bizim çocuklar’’ dediği Kenan Evren cuntasına tezgahlattığı 12 EYLÜL darbesini şu tarihi sözlerle deşifre etmişti:
‘’Hep işçiler güldü sıra bizde.’’
……………………………………….

Ve sırası gelen patronlar darbecilerle kafa kafaya verip yeniden çizdi sınırları.
Sendikalar Yasası, İş Kanunu, Toplu İş Sözleşmesi Grev ve Lokavt Kanunu askıya alındı.
Sendikacılar da ‘’Filistin askısı’’na..
Emek sömürüsünün önü alabildiğine açıldı, sendikası iş güvencesi olmayan işçiler çok düşük ücretlerle çalıştırıldı, zam isteyene ‘’dışarıda bu işi yapmaya hazır binlerce kişi var’’ diye restler çekildi, tatil hakları kısıtlandı,fazla mesaileri ödenmedi.
İstendi ki…
Emeğin partisi olmasın,sınıf bilinci olmasın,örgütlülüğü olmasın,medyası olmasın.
Olmadı da.
Ve şimdi geldik dayandık mı şeriat ve bölünme tehdidine.
…………………………………………..
Petrol-İş Genel Başkanı Mustafa Öztaşkın Sendikalar Yasası’nı ‘12 Eylül’ün en fazla izini taşıyan yasa’ olarak nitelendirirken haksız mı.
Demokrasi emek ve sermaye çelişkisiyken,biz tarikatlar üstünden siyaset,ümmetçilik üstünden demokrasi,kulluk üstünden particiliğe soyunduk.
Etnik kimlikçilik ilericilik olup çıktı, liboş tayfası solu içeriğinden boşaltıp AB-D’ciliğe indirgedi.
Bir akıl tutulması oluştu.Sendikal örgütleme sınırlanınca sol da soluksuz kalıp dilini yitirdi.
Halk yoksullaştıkça sağcılaştı tarikatlara,alt kimliklere sığındı. Yoksullaştıkça magazine,futbola,şans oyunlarına, kaderciliğe, burçlara,fallara,yatırlara,arabeske,içkiye,sigaraya vurdu kendini.
Yoksullaştıkça sadakaya muhtaç edildi..Sonra da Hamas’ın ‘’kalplere girmek akıllara girmekten daha kalıcıdır’’ yaklaşımıyla varoşlarda İslami sermaye desteğiyle odun, kömür erzak dağıtımı üstünden oy tacirliği yapıldı .
……………………………………………….
Petrol-İş Sendikası ilk adımlarını Düzce’de attığı ve Gebze’de Bursa’da yoğunlaştırdığı bir kampanya yürütüyor bu günlerde :
‘’SENDİKALI OL’’
Sendika ne peki…
“İşçiler, birlikte çalışan bütün insanlar gibi, haklarını ve çıkarlarını korumak için bir araya gelirler..Kendilerini tüm dış etkilerden koruyan, savunan, açta açıkta bırakmayan bir birliktelik ve güç oluştururlar. İşte bu gücün adına, sendika deniyor. İşçiler haklarını sendikalarıyla alır, işverenlerle toplusözleşmeyi sendikaları eliyle yapar. Çalışanların işverenle ilişkilerinde tek başlarına çözemeyecekleri, bazen dile getirmeye bile çekinecekleri sorunları sendika, onlar adına, onlarla birlikte görüşür, çözüme kavuşturur. İşçiler, çalışarak ortaya çıkardıkları birikimden adil bir pay almak ister. Bu isteklerini, ancak hep birlikte talep ederlerse, güçlerini hep birlikte ortaya koyarlarsa gerçekleştirebilirler. Bu bir araya gelmeyi, onlara sendikaları sağlar. Sendika, işçi birliği ve dayanışmasının kurumlaşmış, ete kemiğe bürünmüş halidir.”
Bursa ve Gebze’nin yerel gazetelerinde yer alan ilanlarla, billboardlar’da, trenlerde, duraklarda asılı olan afişler, radyo spotları televizyonlarda sunulan tanıtım-çağrı filmleriyle işçiler anayasal bir hak olan sendikalı olma özgürlüğünü kullanmaya çağrılıyor.
Kampanya materyallerinde hem katkı veren sanatçılar,hem de iş giysileri içinde gülümseyen Petrol-İş üyeleri; işçileri bölge, cinsiyet, yaş, siyasi görüş gibi ayrımları aşarak “sendikalılık kimliği”nde buluşmaya davet ediyor.
Kampanyanın amacı sendikaya duyulan güveni artırmak, sadece işçilere değil, aynı zamanda ailelerine, çevrelerine, kamuoyuna da sendikal örgütlenmeye ilişkin olumlu mesajlar vermek.
Nedeni çok açık…
Sendikacılık öcü gibi gösterildi,
‘’Sendikaya giren işten çıkar’’ korkusu yayıldı.
Çıkarıldı da.Sendikasızlaştırma aldı yürüdü.
Sonuç:Türkiye’de çalışanlar arasında sendikalaşma oranı % 7.5. Bursa’da % 10.
Sendikaların önünü tıkayıp tarikatların önünü açarak vardığımız yerse toplumsal cinnet.
…………………………………………………….
Bursa’da kampanyayı başlatan Petrol-İş Sendikası Genel Başkanı Mustafa Öztaşkın, algı değişimine vurgu yapmış:
“Sendika, meşru ve yasal bir örgüttür(…)Toplumun genel anlamda olumsuz olan sendikalaşma ve örgüt algısını değiştirmeye yönelik strateji izliyoruz.(…)biz yurttaşlarımıza sendikanın hayatlarını olumlu yönde değiştiren ve o şehrin genel anlamda yaşam standartlarını yükseltecek bir örgüt olduğunu anlatacağız.”
Anlatın sendikacı dostlar anlatın…
Bursa gibi bir işçi kentinde işçinin gazetesinin.televizyonunun.radyosunun olmadığını da anlatın.
İşçinin belediye meclisi,il genel meclisi üyesinin olmadığını da anlatın.
İşçinin belediye başkanı,milletvekili ve bakanı olmadığını da anlatın.
İşçinin Bursa’dan meclise gönderebildiği bir tek sosyalist milletvekili olmadığını da anlatın.
Ve en acısı…
İşçi şehri Bursa’da TKP,EMEP,ÖDP,İP gibi sol partilerin oy toplamının marjinal düzeyde kalışının acısını da anlatın.
………………………………………………………..
Emeğin gücü örgütlülüğünden gelir.
Örgütlenmeyeni kapitalizm öğütür.
Yeni Dünya Düzeni…diyorlar ya emperyalizme.
Dünyanın bir düzeni olacaksa emeğin yörüngesinde olacak.
Emek dünyanın vicdanıdır.
Kalp solda atıyor çünkü.
……………………………………………………………
Ve özrünüze sığınarak bir kişisel not:
Bu yazı yıllarca gazetede köşe yazmış,televizyonda ve radyoda program yapmış...
Bir kere kovulmuş,bir kere de istifa etmek zorunda kalmış…
İşsizliğin acısını tatmış…
Uzun süre sigortasız çalışmış…
Ve hiç sendikası…
İş güvencesi…
Grev hakkı olmamış bir basın emekçisi tarafından yazılmıştır.
Nokta!...



Source/ Kaynak: YeniBursa.com

No comments:

Post a Comment